Page 9 - Ocak - Şubat 2017 E-Bülten
P. 9






Başarı konusunda çocuklarından her zaman mükemmeli isteyen aileler çoğu zaman onların bir çocuk olduğunu

unutmaktadır. İsterler ki sınıf birincisi hatta okul birincisi olsunlar. Resimde, matematikte, sporda vs. en iyi olsunlar.
Eksik yönlerini hemen özel derslerle kapatmaya çalışırlar. Bu ise genellikle çocuğun kaldıramayacağı bir yüktür.

Ne yazık ki, bazen bu yarışmacı ve örseleyici tutuma aile ile birlikte okul çevresi ve öğretmenler de dâhil olabilmektedir.
Ama bu yazının konusu okul ve eğitim sistemi olmadığı için ailenin yaklaşımlarıyla devam edecek olursak; bu tip ailelerde
katı kural ve tutumlar hâkimdir.
Tüm bu tutumlar ise çocuktan beklenen yüksek skorların aşağı düşmemesine hizmet eder. Zira düşük skorlar asla kabul
edilmez ve çocuk da bu durumlarda kendisinden bekleneni yerine getirememiş olmanın suçluluğu ile
değersizlik/yetersizlik duyguları içinde kıvranır.

Öyle ki kalkış, yemek ve uyku saatleri gibi günlük davranışlar beklenen yüksek başarının aşağı düşmemesine göre
düzenlenir. Arkadaş seçimi, yetenek gelişimi (piyano, bale, keman, spor vs.) gibi kararlarda ailenin belirleyici olma eğilimi
yüksektir. Sınavlarda bildiklerini bile yapamayan çocuklar görmemizin nedenlerinden biri de bu tip aile yaklaşımlarıdır.

Sınav demişken, bu konuda en fazla kaygı yaşayan çocukların “başarı odaklı” yetişen çocuklar olduğunu vurgulamakta
yarar vardır. Burada da çocuğun yaşadığı kaygı, biraz da çocuğun başarısına veya sınava ailenin yüklediği anlamla ilgilidir.
Sınavlara hazırlanan bazı çocuklar eğer başarılı olamazlarsa ailenin sevgisini, güvenini, kendileri için yapılan bütün
fedakârlıkları boşa çıkarmış olacaklarını düşünebilirler.

Su götürmez bir gerçektir ki anne babaların isteği çocuklarının sınav gibi durumlarında onlara destek olmaktır. Ama
burada önemli olan çocuğa sınavın amaç değil, yaşamdaki beklentilerine ulaşmada bir araç olduğunu göstermektir.
Burada onlara vereceğimiz destek, sonucu ne olursa olsun onların bizim için değerli oldukları olmalıdır.

Çocuklarımızla olan birlikteliğimizin kaliteli ve uzun vadeli olması esastır.
İlişkilerimizin sadece ders ve sınavla sınırlı kalmaması, planlı bir şekilde aktiviteler de yapmamız önemlidir. Onların bir
birey olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

Çocukların çok erken yaşlardan itibaren içine girdikleri bu zorlu süreçte ‘’ev’’ aynı zamanda sığınacak bir liman niteliği
taşımalıdır.











































13
   4   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14