Page 12 - eylul_ekim16
P. 12

Psikoloji




Uzm. Psikolog Nazım SERİN


Okullar açılırken…




Eğer aşırı koruyucu, endişeli, kontrol edici yapıda bir ebeveynseniz yahut çocuğunuzun size fazla
bağımlı, düşük özgüvene sahip olduğunu düşünüyorsanız, okula başlama sürecinin öncelikle
çocuğunuz, sonra da sizin için sancılı olma ihtimali yüksektir. Durumun çocuğunuz için bir okul
fobisine, ayrılma kaygısına dönüşmesine izin vermemek için daha dikkatli olmalısınız.

Adaptasyon Sürecine Dikkat!

Yaz döneminin bitmeye yüz tuttuğu ve okul zamanın yaklaştığı günlerdeyiz. Eylül ayı, kendimiz ve çocuklarımız için hem
mevsim hem de giderek yükselen yaşam temposu açısından bir geçiş ayıdır. Önümüzdeki Kurban Bayramı tatilini
saymazsak pek çoğumuz yaz boyunca ruhen ve bedenen dinlenip enerjimizi tazelemeye çalıştık. Artık hem bizim hem
çocuklarımızın başlayacak olan okul sürecine yavaş yavaş hazırlanma zamanı. Elbette bu hazırlığın hem fiziksel hem de
zihinsel boyutu var: Bir yandan yeni dönem için okul araç gereçlerinin alınması, ilk kez okula başlayacak çocuklarımızın
gidecekleri okulun tanınması, servis durumlarının netleştirilmesi, okula devam eden çocuklarımızın öğretmen, sınıf vb.
değişiklikleri varsa, bu hususların okul ile konuşulması gibi işler halledilecek. Diğer yandan da çocuklarımızın tatil
rehavetinden çıkıp öğrencilik sorumluluklarını üstlenecekleri bir maratona zihinsel açıdan hazırlanmaları gerekecek. Bu
maratona kuşkusuz ebeveynlerin de hazırlanması gerekiyor. Bu da gerek bizim, gerekse çocuklarımız için stresin biraz daha
yükseldiği bir süreç demektir. Bu stres durumu, çalışma hayatında olan yetişkinlerin hafta sonu rehavetinden hafta başı iş
temposuna dönüşlerinde yaşadıkları duruma oldukça benzerdir. İsteksizlik, değişik düzeylerde olabilen bir gerginlik hali,
tahammülde azalma, durgunluk gibi belirtiler hissedilebilir. Aşırı düzeyde olmaması şartıyla kendinizden bu tür “sinyaller”
almaya başlarsanız ya da çocuklarınızdan böyle şikâyetler alacak olursanız endişelenmenize gerek yoktur. Bazı noktalara
dikkat ederek bu stresle kolayca baş edebilir, sürece adapte olabilirsiniz. Tabi size de aşırı ve baş edilmesi zor gelen ruh
hali değişiklikleri, söz ettiğimiz geçiş süreçlerinin stresinden farklıdır ve profesyonel bir destek almayı gerektirebilir.
Gündelik dalgalanmalarla da olsa istikrarlı giden alışıldık bir yaşam temposundan farklı bir tempoya geçişte bedensel ve
zihinsel açıdan yaşanabilecek ruhsal zorlanma normaldir. Bu, ister hafiften yoğuna ya da ister yoğundan hafife doğru bir
tempoya geçiş olsun, durum değişmez. Her koşulda bu zorlanma, zamanla adaptasyon sağlandıkça ortadan kalkacaktır.
Hem kendimize hem de çocuklarımıza bu konuda biraz sabır telkin etmemiz yararlı olabilir. Adaptasyon sürecini
hızlandırmak içinse zamanımızı ve yapacağımız işleri planlamamız çok işe yarayacaktır. Bizi nelerin beklediği ve bunlarla
ilgili atılabileceğimiz adımlar konusunda çocuğumuzla konuşmamız zihinsel hazırlığımızı kolaylaştıracaktır. Bununla birlikte
kendimizi veya çocuğumuzu bekleyen yeni sürecin pek çok olumlu, keyifli tarafı olduğunu göz önüne alarak “bardağın dolu
tarafına” odaklanmamız da enerjimizin yükselmesine katkı yapacaktır. Örneğin, çocuğumuzun dikkatini özlediği okul
arkadaşlarına kavuşacak olmasına, yeni bilgiler öğrenip farkındalığının artacağına çekebiliriz. Kendi açımızdan ise,
çocuğumuzun büyüme ve gelişim sürecine eşlik edeceğimiz yeni bir dönemin başlıyor olduğunu düşünmemiz bize heyecan
verici gelebilir. Bu bizim için biraz yorucu da olsa, bunu keyifle yaptığımız takdirde yaşayacağımız stresin hiçbir zararı
yoktur. Yıkıcı stres, asıl keyifle yapmadığımız işlerden kaynaklanır.

Çocuğumuz Okula Yeni Başlayacaksa…

Özellikle çocukları ilk kez okulla tanışacak olan anne babalar, çocuklarının okuldayken baş edemeyecekleri bazı zorluklar
yaşamalarından endişe edebilirler. “Acaba tek başına tuvalet temizliğini yapabilecek mi?”, “koşturup terlerse elbisesini
değiştirebilecek mi?”, “Okulun yemeklerini sevecek mi?”, “Diğer çocuklar ona kötü davranırlar mı, davranırlarsa öğretmen
bunun farkına varır mı?” gibi pek çok soru zihinleri meşgul edebilir. Çocuğu geçen sene okula başlayan bir arkadaşım şunu
söylemişti: “Çocukla birlikte okula gittiğimiz ilk gün, belki de farkına varmadan fazla talepkâr davrandığımdan, öğretmeni
‘Biz onun anne babası değiliz. Lütfen beklentilerinizi ona göre oluşturun. Çocuğunuz burada birey olmayı öğrenecek’
dediğinde duvara çarpmış gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Çocuğumun ben olmadan oradaki koşullarla nasıl baş
edebileceğiyle ilgili onlarca soru kafamda dönmeye başlamıştı. Aradan bir yıl geçip de çocuğum ikinci sınıfa geçtikten sonra
geri dönüp bakıyorum, o günkü halim bana komik geliyor.


12
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17